Teknoloji geliştikçe bazı imkanlara ulaşmakta kolaylaştı. Bu kolay ulaşım yaşantımızda kolaylıklar sağlarken, kimi zaman karışıklığa kimi zaman tembelleşmeye sebep olmaktadır.
Bilgisayar, diz üstü, tablet, akıllı telefonların gelişmesi internet kullanımını artırdı. Bilgi, haber, belge gibi aklınıza gelebilecek bir çok şeye internet sayesinde kolayca ulaşıyoruz.
İnternet kullanımı zamanla bağımlılık haline geliyor. Sokak röportajının birinde gençlere cep telefonunuz olmasa ne yapardınız diye soruluyor. Genç bir kız yaşamanın anlamı olmazdı diye cevap veriyor. Şimdi facebook, twitter olmasa ne yaparsınız diye sorsak, herhalde kıyamet kopacak diyen bile çıkabilir. O kadar bağımlıyız bu sosyal paylaşım sitelerine. Genci yaşlısı, kadını erkeği o kadar çok bağımlı var ki etrafımızda. Öyle ki sosyal paylaşım sitelerini aktif kullananlar bağımlı olduklarını farketmiyor bile. Bu bağımlılık bazen öyle bir noktaya geliyor ki insan düştüğü komik durumu, saçmalıklarını ya da aldatıldığını göremiyor.
Özellikle gençlerin resim çekinirken verdikleri pozlar, güleriz acınacak halimize cinsinden. Hele yemek fotoğrafları, hastanede ameliyattan çıkan yakının yanında çekilenler insanı düşündürüyor. Bunların yanında klişeleşmiş racon sözler, bir yerde gördüğü sözle kopyalayıp kendi sözü gibi rest çekmeler sıkça karşılaştığımız durumlardır. En acı olanı da doğruluğuna emin olmadığımız bilgileri, sözleri paylaşmaktır. Bir bakıyorsunuz güzel bir söz, altında Mevlana yazıyor. Tamam paylaş. Oysa ki Mevlana ile alakası olmayan bir söz. Ya da altında Hadis-i Şerif, ayet yazan bir görüntü bir çok kişi tarafından paylaşılırken doğruluğunu kimse sorgulamıyor.
Sosyal paylaşım siteleri insanlara kolaycılığın yanında tembelliği aşılamaktadır. Bakın etrafınıza Cuma namazına gitmeyen biri bütün arkadaşlarına mesaj atarak, namazın faziletinden bahsedebiliyor. Ya da milliyetçiliği, vatan hainlerine internet üzerinden küfretmek zanneden bir zümre oluşabiliyor. Hangi konuda olursa olsun bağımlılık kötüdür.
Saygıyla...